» Kitap Yorum: Gözlerini Sımsıkı Kapat

John Verdon'in hayali dedektif karakteri Dave Gurney, Aklından Bir Sayı Tut kitabından sonra karşımıza Gözlerini Sımsıkı Kapat ile çıkıyor. Özellikle ilk kitabıyla polisiye roman dünyasına sıkı bir giriş yapıp ABD ve tüm dünyada uzun süre en çok satanlar listesinde kaldıktan sonra merakla beklenen 2. kitap ilk kitaptan biraz daha uzun ve yazar ilk kitaptaki acemiliğini de üzerinden atarak başarılı bir romanla karşımıza çıkıyor. İlk kitaptaki beceriksiz Türkçe tercüme de bu kitapta yerini daha iyi bir tercümeye bırakarak yine aynı yayın evinin basımıyla kitap elimize ulaşmış oluyor. Bu arada bir not: bu kitap bana doğum günümde hediye olarak gelmişti. Emekli dedektifimiz Dave Gurney ilk kitap da büyük bir davayı ustalıkla çözmüş ve emekliye ayrılmıştı. Eşi ile beraber şehirden uzak bir çiftlik satın almış ve emeklilik günlerinin sıkıcı havasında yaşarken 'kaçmak' için fırsat kolluyordu. Ve o fırsat kısa zamanda zengin ve kızı öldürülmüş olan bir kadın tarafından aracılar vasıtasıyla geldi: Düğün günü başı kesilerek öldürülmüş bir çok sorunu olan gelin Jillian Perry, koca adayı ünlü doktor Scott Ashton ve kitabın başından beri kilit pozisyonda olan İspanyol bahçıvan Hector Flores ile beraber bir kaç cinayet olayını daha dedektifimiz çözmeye çalışıyor. Sorduğu mantıklı sorular ve kaliteli diyaloglar ile beraber kitap sizi alıp kurgunun tam içine götürüyor ve bir çırpıda kitabı bitirip katili öğrenmek için can atıyorsunuz. Tabii ki ilk kitabı okuyanlara tanıdık gelecek olaylarda var: mesela deli dedektif, kurum içerisinde yaşanan sorunlar, eşiyle yaşadığı sorunlar ve ilk kitapta da sonuçlandırılmayıp bu kitapta da sonuca kavuşturulamayan oğluyla arasındaki iletişimsizlik. Fakat yine de Gurney'in iç dünyası daha çok yansıtılmış bu kitapta. İlk kitaptan gelen bir diğer şey de Savcı Sheridan'ın kandırılışı ve yönlendirilişi olmuştu. Sürpriz bekliyordum bu konuda ama olmadı. Her şeye rağmen kitabı okuduktan sonra aklımda bir kaç soru kaldı: özellikle içeceğine ilaç atıldıktan sonra olanlar hakkında bir şey yazılmadı. Neler olmuştu? Bunu sanırım yazar okuyucunun hayal gücüne bırakmıştı. Kitabın sonunda 'ilginç resimlerden' bahsedildiği için o kayıt altına alınmayan dakikalarda güzel kızlarla dedektifimiz dave gurney arasında ilginç şeylerin olması bir okuyucu olarak beni sırıttırıyor. Bunun dışında ünlü doktorun babası hakkında 'psikolojik sorunları olan biri' olarak bahsetmesine rağmen sapasağlam bir şekilde kitabın sonunda karşımıza çıkması ve o konuşma anından hiç bahsedilmeden geçiştirilmesi ile Vaftiz olayı hakkında tam bir açıklamanın olmaması eksiklikler olarak gözüme çarpanlar oldu. Yani sanki dini bir boyutta katılmak istenmişti ama tam olarak başarılı olunamadı gibi. Bunun dışında kitabı okurken aklınıza gelen tüm sorulara kitabı bitirip kapattığınızda ulaşmış oluyordunuz. Sadece bazı konularda 'bundan sonra neler olacak?' sorusu cevapsız kalıyor ve sanırım onları da serinin ilerleyen kitaplarıda bulacağız: mesela oğluyla olan iletişimsizliğe nasıl bir çözüm bulacak? Eklemekte fayda var: kitapta fuhuş ticaretinin boyutları hakkında da fikir sahibi olabiliyorsunuz. Ayrıca cinsel sapkınlık hastalığına yakalanlar ile küçükken tacize uğrayanların ileri ki yaşlarda yaşadıkları sorunları da irdelenip okuyucuya empati kurmaya zorlaması da kitabı elinizden bırakmamak için bir nedendi. Kitap ismini Gurney'in finalde gözlerini kapatıp düşünmesi ve sorunu çözmesinden alıyor belki de.. Ya da katilin 'sana bir sürprizim var gözlerini kapat' demesinden alıyor da olabilir. Bir fikir. Muhteşem bir kurgu ve kaliteli diyalogların yer aldığı kitap da psikoloji konusunda da güzel bilgiler edinirken polislik mesleğinin zorluklarını da tecrübe etmiş oluyorsunuz. Dünyanın kirli işlerin yarattığı sorunların çözümünde herkesin farklı çözümleri olabiliyor: ilginç ve bir o kadar da kanlı bir çözüm bulduğunu sanan katili takip ederken Dave Gurney'in mantığına hayran kalabilirsiniz. Uzun bir hazırlık sürecinden sonra kısacık ve oldu bittiye gelen bir finalle kitap sonlanıyor... Bir ABD dedektif filmini izler gibi kitabı okuyorsunuz.p>

Ömer Faruk Nemutlu>11 Temmuz 2013<